Uzun zamandır yazmak isteyip de yazamadığım bir hikaye var. Onu yazacağım bu akşam. neden bu akşam bilmiyorum. sadece yazmak istedim bilmiyorum.
yine senesini hatırlamadığım, ya da hatırlamak istemediğim zamanlardı. Zaten hep öyledir. Anı kötüyse zamanını hatırlamak istemezsin, hatta anının kendini de unutursun.
hayat çogu zaman farkındalıklar zincirinin görünmeyen yanıdır ve her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de yaşarken bazen birşeyleri göremezsin, hele de kendini kaptırdıysan, saplanıp kaldıysan ki, bende hayatımın bir döneminde saplanıp kalmıştım birine. Ve hatırlatmak da fayda var bir kadın her zaman aşktan dolayı saplanıp kalmaz, mantık silsilenden dolayı saplanır, kalır bazen ki kalmamak lazımmış geç anlıyor insan da gençlik de oluyo öyle...olmayacak şeylerden medet umuyor insan bazen,
boş bir bardağı dolu görüyor,
bile bile yanılıyor ve yanılgısını kabul etmiyor ve yanılgısını söyleyenleri dost biliyor..
Körü körüne kapılıp gidiyor,
aşk sanıyor, böyle olur sanıyor, olacak sanıyor...
ama olmuyor, olmayınca da saldıracak kişi alıyor. kendine toz kondurmuyor "a şahsı yüzünden, b şahsı yüzünden, c araya girmese olurdu" gibi cümlelerde kandırıyor kendini. aslında ne kalan ne giden kimsenin sucu yok, kısmet degil sadece o birliktelik, ya da yol oraya kadar sonrası yok...
"3 sene emek vermişti adama, koskoca 3 sene diye geçirdi aklından. "artık ciddi birşeyler olmalı, ben üzerime düşeni fazlasıyla yaptım, ne dediyse onu yaptım, ol dedi oldum, gel dedi geldim, git dedi gittim, tüm şımarıklıklarını çektim. kimseyle yapamadı döndü geldi bana hep ki ya olacak ya olacak" diye düşündü. çok zaman geçmişti ahmet' in her türlü kahrını çekmişti evet aşık degildi ona ama seviyordu. kaderi ahmetti bunu kanıksamıştı. arasıra düşünüyordu ama "ömür geçer mi?, pişman olur muyum ilerde acaba?" diye. onca yılda bu düşünclerden bir türlü kendini alamamıştı. hep aynı şeyleri düşünüyordu bir yandan da "kaderim o" deyip teskin ediyordu ve en kritik zamanlarda bile sırtını dönüp gitmemesinin sebebi buydu "kaderim"
ilişkilerde sona yaklaştıkça taraflar durumunu belli eder...Ahmet' de ediyordu aslında. hissizleşen ve kısalan telefon konuşmaları, bitmeyen işler, uzun süreli dalgınlıklar... ama Elif anlamamak da diretiyordu. her tartışmanın son golunu elif atıyor ve yine yeni macı elif başlatıyordu. Ters giden birşeyler vardı ama ne bilemiyordu bir türlü ama düşünüyordu. Birgün yine tartıştılar, bu kez Elif alttan almadı "niye alsındı ki" ilişkiler müşterekse eğer, kaybetmemek adına bir hamle yapılacaksa niye o yapsındı ki.. 4 gün geçti Ahmet hiçbir şey yapmıyordu, yok gibi sanki hiç olmamış gibi.. bitemez diyordu Elif "kaderim o, bitemez"... 5. günün akşamında aradı. telefon soguk bir sesle açıldı ve Elif;
- hala kurtarabiliriz.
* kurtaracak birşey yok. artık mutluyum.
Uzun süre bir adamla beraberseniz, kelimelerini anlarsınız. çok konuşmasına gerek yoktur bilirsiniz. Elif de anladı. Hikayesi bitmişti demek ki "kısmet degilmiş, kaderim de degilmiş, ben yanılmışım" dedi ve yürüdü. yürürken kimseye çirkef atmadı, kimseyi kimseden ayırmaya,gurursuzca onursuzca aşagılıkça davranmadı, saçma sapan kalitesine yakışmayan kendini küçük düşürecek şeyler yapmadı, kimsenin mutluluguna engel olmaya çalışmadı sadece içinde kendi akisini bulabileceği bir yolu düşünerek yürüdü gitti. yürürken aklından tek geçen ise "bir daha sevdiğimden daha çok sevileceğim bir kalbe gireceğim, giremediğimi anlarsam yine gideceğim"
hakettiğimiz değeri görerek mutlu yaşayabileceğimiz güzel bir hayat diliyorum...
iyi pazarlar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder