16 Aralık 2011 Cuma

Dayak Cennetten Çıkmadır...

Dombili Baykuş Hasan
çok çok uzun zaman önceydi. ben henüz ben olmamıştım, zamanın gerisinde dombili baybuş hasan' ın dişi versiyonu olarak meydanlarda gezerken ki zamanlardı.
ortaokul falandım sanırım 7 yada 8. sınıf falan. benden küçük bir de kardeşim vardı ki, her gün beraber okula giderdik. benim derslerime çalışmakatan ve tenefüste kızlarla çene çalmaktan başka  görevleriminde olduğu zamanlardı. en bilincli görevim okul yolunda başlardı. kardeşim zayıf ve çelimsiz olduğu için, ögretmeni de şirret bir karı olduğu için ögrencilerden tüm ders kitaplarını her gün getirmeleri isterdi. herkes için gayet normal olan bu istek kardeşim için fazlaydı. narin bedeni taşıyamazdı o çantayı. bu durumda ben her gün onun çantasını ve kendi çantamı taşırdım ve gram gocunmazdım. bir gün yine çantasını taşımak için istedim;
- ver ablam çantanı
* ben taşırım ki, tüm arkadaşlarım çantasını kendi taşıyor. bende taşıyacagım.
- lan gerizekalı, çantan agır zaten, hasta olmaktan da geberecen, ver taşıyayım işte.
* vermem , sana vereceğime çamura atarım, çantayı.
Kardeşimi ve Çantasını kucaklayan su birikintisi
dedi ve attı. berbat yagmur yagıyor. bizim mal çantayı su gölünün ortasına attı. çantanın her yeri çamur. benim sinirin attı( o yaşlarda da sinirliydim) buna ( kardeşime) bir tane vurdum, yere düştü. yer çamur bildiniz üzere ki, manzarayı hayal edin.
ev yürüyüş mesafesinde degil, dolmuşa binecez ama manzara, bir adet çamur çocuk, ve  çantası. hışım gibi yagmur ve hiçbir dolmuş durmuyor.
neyse biri imana geldi durdu, kardeşim kimseye yaklaşmadan ayakta dikiliyor. eve gittik anneme şikayete yelkendi bir dayak da ondan yedi.
ondan sonra çantayı verirken sorun çıkarmadı. evet dayak cennetten çıkmadır.

1 yorum: