11 Aralık 2011 Pazar

ilkokul anıları

temsili foto
kolların dayanışması
hayat boyu hiç unutulmayan anılardır. hele de ilkokulu akraba cocuklarıyla beraber okuduysan, tam şenliktir ama bazen de kötüdür. sevgili kuzenimle aynı okulda ama ayrı sınıflardaydık sadece tenefüslerde konusurduk, genel de o benim yanıma gelirdi ve beni kız arkadaşlarımdan haliyle kendini de erkek arkadaşlarından ayırırdı. ilkokul 3. sınıf bitiyordu ki ikimizinde ögretmenleri emekli oldu. aglaştık falan ama çok da takılmadık yeni gelecek olanları merak ettik koca yaz boyu, hayaller kurduk... sonra beklenen gün geldi çattı o gece uyuyamadım, yarın ne olarak acaba, yeni ögretmen nasıl biri, kadın mı erkek mi düşündüm de düşündüm. ertesi sabah heyecanla okula gittim, gittim ama herkes malak malak duruyo, yan sınıftaki kuzen bizim sınıfta falan, ortalık karışık; - ne oldu ya ögretmeniniz nerden, sizinki nerde ?, bizimki nerde? + ???? herkes dut yemiş bülbül cevap yok. çok sonra yani biz 1 saat falan kudurduktan sonra müdür muavini geldi. bizim emekli olan hocalar yerine tayin yapılmamış, yani bize bir hafta okul yokmuş eve gitmeliymişiz. bir hafta daha havadan tatil yaptık, boyumuzu geçen duvarlardan atladık kısacası kudurduk. bir hafta geçerken beni yine heyacan aldı, yeni ögretmen geldi mi acaba?, nasıl biri falan düşünüyorum, yine heyecanlandım ve ertesi sabah gittim okula ki lise talebesi kılıklı bir sahış gösterdiler bize, o bizim ögretmenimizmiş ki kafamdaki ögretmen imajına hiç uymuyordu, gençti, çelimsizdi... bu adamcağız bize ne biliyorsa anlattı ve hala hatırladığım bir takıklığı vardı zatlarının: ülkeler ve başkentleri... çoğunu ezbere bilirdi ki onun sayesinde o zaman baya bir ezberlemiştim. bir ay falan dersimize girdi bu hoca. sonra bir sabah gittik adam yok. malaklar gibi bakıyoruz yine ve kimse birşey bilmiyor yine. epey bekledik ve beklerkende sıkıldık, çocuk aklı yine kudurmaya başladık ki , müdür muavini geldi ve iyi bir fırçadan sonra, bizim sınıfı diger 3.sınıflar arasında pay ettiler, dagıldık yani. beni de kuzenin sınınfına verdiler ( onların ögretmeni gelmişti) ki kuzen çalgısız oynadı. zaten mal olan kuzenim dibimden ayrılmaz oldu. ögretmenler günü ysklaşırken iyice kaynaştık ki, artık sınıfımız orası olmuştu. ögretmenimiz o güne özel bir eleştri yazısı istedi, sınıfta spontane olarak... millet eleştrinin e sini bilmiyor ki, ben o zaman eve giren bir gazetenin ekindeki;eleştirmen notu; yazınsından yarım yamalak da olsa anladığım eleştriyi hocamıza uyarlayıp , somn zamanlarda hocanın ters bir hareketini düşündüm ve bizi egitsel kollara seçmediğine sinirlendiğimi hatırladım ve yazdım; ben ali eriş hocamı çok seviyorum, çok iyi bir öğretmen. ama kendisine biraz kırgınım bizi( yani dagıtılan bizim sınıfın bu sınıftaki parcası olarak biz) egitsel kol seçimlerine niye almadı, neymişte biz gidecekmişiz, olsun gidelim ama alsaydı bizi.; yazdım ve oturuyorum acaip rahatım nasıl olsa okumaz havaları var bende ki, hoca birden; herkes yazdıysa okumaya başlayalım, dedi ve demesiyle yusuf yusuf olmaya başladım, sıra bana sandığımdan çabuk geldi ve hoca oku bakalım darkoceans, dedi. yediğim b.kun büyüklüğünü bilircesine okumam dedim başka birşey demedim ve hoca 5 dakika süren inatlaşmanın sonunda defterimi alıp okudu ve okumasıyla kahkaha atması bir oldu, tabi bizim mallr anlamadı ama hoca güldü diye güldüler. hoca okuduktan sonra bana döndü ve "sınıfta tek eleştriyi darkoceans yapmış, aferin sana, dedi ve öyle hoşuna gitmiş olacak ki tenefüste defterimi ögretmenler odasına götürüp tüm ögretmenlere okudu ve onlarda güldüler yazdıklarıma. tabi sonra ama çok sonra bizim hocamızda geldi, ama ali hocayı nedense hep daha bir çok sevdim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder